24 Şubat 2019 Pazar

Kazikli Voyvoda

Dark Horse International basligi altinda 93 yilinda sadece 10 sayi cikabilmis Bram Stoker's Dracula dergisi korku turunu sevenler icin gercek bir cevher. 

Herseyden once dergiye ismini veren cizgi roman ve ilk sayilarin kapaklari sonralari Dark Horse'le beraber cok meshur olacak Hellboy'un yaraticisi Mignola'ya ait. Mignola imzasini kendi Mignolaverse'i disinda korku turunun boyle klasik bir uyarlamasinda gormek cok guzel. 

Dergide pin-uplar, kisa hikayerin disinda 4. sayidan itibaren yayinlanmaya baslayan bir baska cizgi roman ise klasik siyah-beyaz Vampirella.




Bunlari disinda benim en cok ilgimi ceken ise Kazikli Voyvoda (Vlad the Impaler) cizgi romani oldu. Derginin 6. sayisinda baslayan cizgi roman Vlad'in cocuklugundan itibaren Turklerle ve sonradan Fatih Sultan Mehmet olacak Sehzade Mehmet'le olan iliskilerini gercekci bir tarihi arkaplana oturtarak anlatmis. Sonrasinda da elbette meshur Drakula mitiyle baglantisini ustalikla kurmus. Burada seneryonun Marvel'in unlu editoru ve Conan yazari Roy Thomas'a ait oldugunu belirtelim. Cizer ise harika cizgilere sahip Korku turunun meshur ismi (benim ilk kez tanistigim) Esteban Maroto. 






Eli kilicli yerli cizgi roman uretimlerimizde 'kafir' diye nitelenen ve dusman olduklarindan dogal olarak cizerken cirkinlestirilen Batililarin penceresinden Turklerin-Osmanlilarin 'kafir' diye nitelendirilip  dusman olmalarindan dolayi cirkinlestirilmeleri ise ayri bir enteresan nokta :)




Kapaklar: 



















18 Şubat 2019 Pazartesi

Superman'dan once bir Superman: Doc Savage

Doc Savage, ilk pulp kahramanlardan (wikiye gore 1933'de kendi dergisine sahip olan 3. pulp kahraman). 30'lu yillarda yaratilmis ve takip eden yillarda onlarca hikayesi ve romani yazilmis bir karakter. Yaraticisi Lester Dent. Engin bir bilimsel bilgi birikimine, bir super kahraman olmamasina ragmen ustun fiziksel guce ve abidevi bir ahlak ve cesarete  sahip; kisacasi 10 parmaginda 10 marifet bir kahraman prototipi. Kucuk yastan itibaren suclularla savasmak icin yetistirilmis. Bu amacla kullandigi ozel bir ussu, elinin altinda kullabilecegi turlu teknoloji harikasi cihazi, ozel bir ucagi ve kendisine yardimci olan turlu konularda uzman bir sidekick ekibi var. 

Butun bunlarin, bu sablonun tanidik gelmis olmasi lazim. Ozetle bugunku super kahraman genresine kaynaklik eden ilk protiplerden biri Doc Savage ve Superman'dan once Superman diye hitap edilen bir karakter. Bugunku hemen her super kahraman anlatisinda Savage'den bir iz ya da paralellik bulabilmek bulmak mumkun. Ornegin yine Superman'den once 'Fortress of Solitude' isminde kutuplarda gizli bir siginagi bile var Savage'in.  

Henuz izleyemedigim bir de filmi var 70'lerde yapilmis. Yeni bir filmin yapimi da surekli konusulmakta.     

Cizgi roman medyumuna bu kadar uygun bir eser olunca kacinilmaz olarak bircok kereler degisik yayinevlerince cizgi romana da uyarlanmis. Kendi maceralari anlatildigi gibi bazi baska pulp kahramanlarla yollarinin kesistigi maceralarda da konuk olmus. 

Elimde iki cizgi roman denemesinden ornekler var; ilk DC'nin uzun soluklu bir serisi (toplam 24 sayi sanirim). 80'lerin sonunda donemin cizgi ve hikaye anlatisini bulmak mumkun bu hikayelerde; tek duze ilerleyen cok karmasik olmayan bir hikaye, yalin cizgiler ve cok cesur olmayan panellemeler. Kotulerin cok kotu oldugu, surekli olarak dunyayi ele gecirmeye calistigi klasik pulp anlatilar ve bu yuzden de klasik bir cizgi roman ve macera hikayelerini seven herkesin kolayca takip edebilecegi hikayeler. 



Bu hikayelerde Doc Savage kendi doneminden 80'lere tasinmis (bir zaman yolculugu ile) eski yardimcilari yaslandigi icin onlarin yanina yeni bir kadro kurulmus. Bu degisiklige ragmen okuyucu mektuplarina bakilirsa pulp kahramani romanlarindan taniyan sadik okuyucu kitlesine gore romanlarindaki dunyanin ruhuna oldukca sadik, sevilmis bir uyarlama. 




Ikinci seri daha guncel (2013), Alex Ross'un muhtesem kapaklariyla Dynamite semsiyesi altinda yayinlanmis. Ozel sayilar haric 8 sayi surmus kisa bir seri. Daha modern bir cizgi ve hikaye anlatisi ile ele alinmis Doc Savage; 30'larda baslayan maceralar Doc Savege'in yaslanmaya karsi kendi uzerinde bir denedigi bir serumun basarili olmasiyla gunumuze kadar gelen kisa hikayeleri anlatilmakta. 


Internetteki tepkilerden anladigim bu uyarlamanin hard-core pulp Doc Savage fanlari tarafindan sikintili bulunmus oldugu. Yine de Alex Ross kapaklari ile Doc Savage gormek ayri guzel zira Alex Ross'un cizimleri serinin orjinal romanlarina kapaklari cizen Roger Kastel'in yorumuna bir saygi durusu olmus.

Roger Kastel roman kapagi 






15 Şubat 2019 Cuma

The League of Extraordinary Gentlemen

Alan Moore'un muhtesem eserlerinden biri The League of Extraordinary Gentlemen'i yillar once grafik roman formatinda okumustum. Bir de 2003 yilinda vizyona giren (cizgi romana hic sadik olmayan bir uyarlama ile ) Sean Connery'e ragmen pek basarili olmayan bir filmi var serinin malum. 

Ama ilk defa serinin ilk basimini yani fasikul formatinin bazi sayilarini edinme sansi buldum. Bunlar 1999 yilinda America's Best Comics  semsiyesi altinda yayinlanmis fasikuller, her birinin kapagi cizer Kevin O'Neil'in  birbirinden ilginc dizaynlarina dayanmakta. 

Hele alternatif bir tarih akisinda gecen Viktorya donemi Superhero toplulugu olarak tasarlanmis bu serinin 6. sayisinin doneme yakin tarihlerde ortaya cikan ilk cizgi romanlar seklinde tasarlanmis 6.sayisinin kapagi... gondermesiyle inanilmaz bir estetik duzeye ulasmakta. 








9 Şubat 2019 Cumartesi

Rewhat - Kedisiz hikayeler

Rewhat guncel yayinlari cok yakindan takip edemedigim icin pek bilmedigim bir cizerdi, sagolsun Altinmadalyon forumundan Ferzan dostum dikkatimi cekti. Degisik dergilerde yayinlanan calismalari var, kimi zaman baska yazarlarla isbirligi yapmakta kimi zaman da kendisi yazip cizmekte. Bu aralar da sosyal medyadaki kisa mizahi-kedili cizgi hikayeleri, karikaturleri sikca paylasilmakta. 

Konuyla ilgili baska ilk donem hikayeleri de var ama benim dikkatimi Otlak dergisindeki iki hikaye ozelikle dikkatimi cekti. 

Ilki (Otlak 5'de) 20 sayfa kadar suren uzun bir calisma. (Bu arada bir not: Otlak dergisinin ilk sayilarinin en buyuk problemi cok daha uzun islenebilecek derinlestirebilecek hikayelerin 1-2 sayfaya sigdirmaya calismasiydi, bu da hikayenin -ne kadar guzel olursa olsun- maalesef yuzeysel kalmasina neden oluyordu. Keske daha az hikayeyle yola cikip her cizere en azindan 4-5 sayfa ayirabilselerdi...)  50'lerden sonra kitleler halinde koyden buyuk sehirlere goc eden tum Anadolu halki icin sonra gelen kusaklarda degisik derecelerde yasanan bir sorun: kimlik & aidiyet sorunu. Elbette bu sorunun kurt ve alevi kimligi baglaminda islenmis olmasi konumuz. Kahramanimizin ideal bir mufredat ogrencisiyken yani Musluman-Turk , Ataturkcu kimligi ile yetistirilirken once Kurt oldugunu ogrendiginde yasadigi sok, ve uzerine bir de Alevi oldugunu ogrenmesi uzerine yasadigi parcalanma, kabullenmeme hikayenin omurgasini olusturmakta. Bir miktar otobiyografik ogeler tasimakta oldugunu tahmin edebiliriz. 





Ikinci hikaye (Otlak 3) 'de yayinlanmis bence daha da enteresan bir hikaye; kurt meselesiyle ilgili en tartismali konulardan biri: Dersim. Dersim'de neler olup bitigiyle ilgili pek cok tarih okumasi var elbette; bir tarafta resmi tarihin olayin bir eskiya kalkismasi oldugu ve buna gore tepki verildigi; ote yanda ise kolluk kuvvetlerinin tam bir katliam yaptigi yonunde (ve ikisi arasindali tonlarda nice farkli) yorum. 

Bizi bu cizgi roman baglaminda ilgilendiren ise devletin en yuksek makamlarinda gorev yapmis Ihsan Sabri Çaglayangil'in sozleri: 

"Magaralara iltica etmislerdi. Ordu zehirli gaz kullandi. Magaralarin kapisinin içerisinden bunlari fare gibi zehirledi. Ve yediden yetmise o Dersim Kürtlerini kestiler. Kanli bir harekât oldu. Dersim davasi da bitti. Hükümet otoritesi de köye ve Dersim’e girdi"

Hikayemiz adeta bu anlati uzerine bina edilmis, genc-idealist bir ogretmenin atandigi Dersim'in bir koyunde Dersimliler icin 'bunlar egitilemez' diyen askerlerin alayci uslubuna ragmen, isine dort elle sarilmasi ve koylulerle kurdugu iliskiyle baslamakta. Ama cocuklardan birinin magarada buldugu iskeletle hikaye seyrini degistirmekte; burada bulunan nice iskeletin koylulerin hicbir zaman usulunce defnedemedigi-yas tutamadigi akrabalari oldugunun anlasilmasi ile de devam etmekte (daha fazla spoiler vermeyelim). 












3 Şubat 2019 Pazar

The Boys

'Quis custodiet ipsos custodes?'(Gozetleyenleri kim gozetleyecek?)  Roma'li meshur  sair Juvenal'in bir dizesi. Aslinda bambaska bir baglamda kullanilmis olsa da sonralari cok populer olmus bir alinti. Politik guc, iktidar savaslari, diktatorluk, demokrasi ve toplumu gozetleme mekanizmalari baglaminda kullanilagelen bir alinti. Bu kalip populer kultur dunyamizda cok cesitli yerlerde kullanilmis olsa da asil meshur olmasini saglayan eser tabi ki Alan Moore'un Watchmen'i:  'Who watches the watchmen'. Zaten Moore da kitabin ana temasinin ve basliginin da bu soruyla dogrudan ilgili oldugunu belirtmekte. 

Watchmen'den sonra superkahraman cizgi romanlarinda bir grup maskelinin kahraman rolune soyunup kendi kurallarini dayatmasi, ele almasi bir sorun olarak durmakta. Topluma yardim ederlerse, sorunlari cozerlerse pek guzel ama ya yoldan cikarlarsa? Ya kullandiklari metodlar?Ornegin Marvel'in en guzel eventlerinden 'Civil War' da ayni soruya cevap aramakta. Bu sefer onlari kim izleceyek, denetleyecek? Bu aslinda cok cesitli bicimlerde yorumlanacak bir allegori de ayni zamanda... 




Garth Ennis kendi deyimi ile super kahramanlari pek sevmemekte; yakindan takip de etmemekte. Yazarken de daha ayagi yere basan karakterleri yazmayi tercih ediyor o yuzden, uzun zaman yazdigi Punisher gibi. Ama bu demek degil ki fantastikten-paranormalden hoslanmiyor; vampirler, melekler seytanlar cirit atmakta yazdigi bazi diger eserlerde. Preacher ve Hellblazer gibi. Kostumluler soz konusu oldugunda ise oldukca supheci: 

"Cogu super kahraman hikayesini anlamsiz buluyorum. Bu demek degil ki bu turde bir potansiyel yok - Alan Moore ve Warren Ellis; ikisi de insanotesi olmanin ve insanotesinde dusunmenin nasil olabilecegine dair ilginc isler yaptilar... Miracleman, Watchmen ve Supergods'a bakin. Fakat endustri okuyucunun talebini karsiladigi surece yani ayni parlak renkli kostumlu karakterler surekli ayni seyleri yaptikca - asla gercek bir gelisme goremeyeceksiniz. Bu hikayeler bitemez, bundan dolayi da hicbir zaman anlamli olmayacaklar"*

Peki bu sozleri soyleyen Ennis'in kendi super kahraman hikayesi nasil olur; elbette The Boys gibi yazilmis-cizilmis en vahsi-en gore cizgi roman serilerinden biri cikar ortaya. 


The Boys evreninde Compound V denilen bir madde insanlara super gucler vermektedir ama bu maddenin uretilmesi inanilmaz pahalidir ve tek bir firma (Vought-American) bu sureci kontrolu altinda tutmaktadir. Istedigi gibi deneyler yapmakta, super kahramanlar uretmekte, bunlarla takimlar kurmakta ve uzerlerinden turlu kanallarla buyuk paralar kazanmaktadir. O yuzden superlerin herbirinin ne giyeceginden, orjin hikayesine kadar hersey uzmanlar tarafindan kontrollu bir surecle tasarlanmaktadir. (Biraz da bugunun Super Kahraman ikonlarinin sirketler tarafindan marka olarak yonetilmesine getirilmis bir elestiridir bu elbette) 

Fakat disaridan boyle karizmatik, yardimsever ve ahlak abidesi gorunen superler gizli olarak inanilmaz ahlaksiz yasamlar surmektedirler. Cinayetlerden tecavuzlere, uyusturucudan her turlu sapkinliga kadar kontrolsuz bir yasamlari vardir.


Iste bu noktada yine V compaunduyla guclenmis The Boys devreye girer. CIA ile baglantili-yari resmi gorevleri superleri gozetim altinda tutmak, gerektiginde mudahale etmek ve is cigrindan cikmadan olaylari kontrol altina almaktir. Fakat Vought-American da Boys'un farkindadir ve seri boyunca sirket ile The Boys arasindaki surtusme kizisir, gerilim giderek yukselir. Seri ilerledikce de aslinda bize ilginc gelen tum bu super kahraman kavgalari, The Boys'un Marvel-DC evreninden tanidigimiz-sevdigimiz super kahramanlara "haddini bildirmesi" gibi ilginc sahnelerin altinda yatan derin hesaplasmalari ogreniriz adim adim. Bir tarafta devasa para gucuyle ve kirli politik baglantilari ile nihai amaci sadece kar etmek olmayan bir sirket, ote tarafta onlari kontrol altinda tutmaya calisan politicilar ve kanun disi yollara basvurmaktan cekinmeyen devletin gizli mekanizmalari. Ennis'in hikayeyi yazarken etkilendigini soyledigi eserlerin 50'li 60'li yillarin Amerika'sinda sirketler, mafya, devlet ucgeninde gecen kirli iliskileri anlatan kitaplar olmasi tesaduf degil aslinda. 

Akla dogal olarak gelen tek soru ise basta andigimiz 'who watches the watchmen' sorusudur bu durumda. Superleri gozetleyenler tayt ve maske giymeseler de benzer guclerle donanimli The Boys'dur, ama onlar da kontrolden cikarsa onlari kim gozetleyecektir? Zira liderleri 'Butcher' eline firsat gecse butun superleri oldurebilecek potansiyelde biridir. The Boys'un eski kurucusu bile grubun simdiki lideri Bucther'dan suphelenmektedir.  





Hem Marvel hem de DC'den butun populer superlere-super gruplara bazen direk gondermelerle; bazen de 2-3 degisik kahramanin amalgami karakterle ugrasir seri boyunca Ennis. Super kahramanlarin bu kadar kotu gosterilmesi baslangicta bir DC yayini ( Wildstorm uzerinden) olan The Boys'un 6 sayi sonunda bitmesi ile neticelenir. Ennis'in tabiri ile karakterlerin birbirlerine kotu seyler yaptigi cizgi romanlara tahammul edilebilir buyuk yayinevlerinde ama superlerin birbirine surekli kotu seyler yapmasi cizgiyi asmaktadir zira bu yayinevinin ana urunleridir superler. DC'den ayrildiktan sonra pek cok teklif alan yaratici ekip Dynamite'da karar kilar ; kendilerine istedikleri yaratici serbestligi saglayacak kadar kucuk ama seri bitene dek batmayacak kadar da buyuk bir yayinevi. 

Iyi ki de sonuc boyle olmustur aksi takdirde ya seri bitmeyecektir ya da oldukca sulandirilmis bir versyonu zorlanacaktir. 

Bakalim bu sene izleyecegimiz Amazon serisi ne kadar Ennis-Robertson yaratisina ne kadar sadik kalacak? 

Kaynaklar: 
*https://www.scifinow.co.uk/interviews/why-garth-ennis-hates-superheroes-and-loves-war/

Kapaklar: