Will Eisner' i cok fazla anlatmaya gerek yok; ilk maskeli suc savascilarindan Spirit'in yaraticisi, cizgi romanin bir sanat olarak yerlesmesine buyuk emek vermis ustalardan biri ve ayni zamanda yillarini bu isin egitmenligine harcamis, adina oduller verilen buyuk bir sanatci.
Eisner hayatinin son donemlerini ise yeni bir formun (grafik roman) olusmasina ve gelismesine adar. Kendi anlatisiyla A Contract with God'i yarattiginda(1978) bunu yayinlacak yayinevi bulmakta zorlanir, kitabin devami niteligindeki ikinci (A Life Force - 1988) ve ucuncu ciltleri ( Dropsie Avenue - 1995) yarattigi zamanlar ise artik butun buyuk yayinevleri grafik romanlar yayinlamakta, kitapcilar raflarini bunlara acmis durumdadir. Birkac onyil icerisinde seckin bir form olarak grafik roman artik oturmustur.
Eisner'in yeni form arayisi biraz da Spirit'ten ve comicslerden daha derinlikli, daha anlamli konulari isleyebilme kaygisidir. O yuzden bu uclemede kendi cocukluguna, gencligine New York'un gocmenlere evsahipligi yapan sokaklarin sosyal tarihine doner. Amerika'ya yeni gelmis yahut bir kac nesil icinde goc etmis gocmenlerin, kucuk apartman dairlerine sikismis kenar mahallelerin, sehre ve yeni bir ulkeye eklemlenme sikintilarini, son derece insani macerlarini dile getirmeye calisir. Yari otobiyografiktir eser, ozellikle Eisner ve ailesi gibi Yahudi gocmenlerin hikayelerine odaklanir; kimi zaman bir gozlemcidir Eisner kimi zaman basindan gecenleri yahut isitiklerini anlatmaktadir.
Ayni mahallenin (Dropsie Avenue) onyillar icersinde gecirdigi evrimdir ana omurga: mustakil evlerin el degistirmesi, bu bahceli evlerin yikilip buyuk apartman bloklarinin dikilmesi, surekli gelen gocmenler -Yahudiler, Italyanlar, Hispanikler, Zenciler- ve tum bu gruplar arasindaki bitmek tukenmez kavga, catisma -kimi zaman kaynasma- ; icki yasagindan buyuk ekonomik buhrana, ikinci dunya savasindan vietnam savasina surekli devinim ve sosyo ekonomik calkanti icinde adeta dogup buyuyen yasayan ve olen bir canli gibidir mahalle.
Woody Allen'in anlattigi sehirli-modern Yahudilerin hikayesi degildir onunki; Spike Lee'nin zencilerin , Martin Martin Scorsese'in Italyan gocmenlerin penceresinden anlattigi NewYork mahallererindeki donusumu Yahudilerin pencerinsen anlatmaktadir Eisner. Hikayelerde heran Lee veya Scorses filmlerinden aliskin oldugunuz bir dukkan sahibini, gansteri yahut 'pimp' karakterini gormek mumkundur.
Gocmenlerin birbirine karismasi geldikleri ait olduklari kulturu kaybetme korkusu hassasiyeti her zaman hissedilmektedir. Yahudi bir aile ile Italyan bir ailenin cocuklarinin ailelerin karsi cikmasina ragmen birliktelikleri buyuk sorun olusturur, problem cozuldugunde bile yillar sonra dogan ilk torunun katolik mi musevi mi olacagi yine buyuk sorundur.
Hikayelerin geri kalaninda kucuk bir yer kaplasa da ilk kitaba -ve uclemenin toplandigi buyuk kitaba- adini veren ilk hikaye bir dini sorgulamadir. Tanriyla yapilan kontrat-anlasma aslinda butun ibrahimi dinlerin temelidir; karsilikli bir anlasmadir bu; Tanri yapilacak ve sakinilacak seyler karsisinda cesitli vaatlerde bulunur. Anlasmanin maddelerini kutsal metinler olusturuken, hukuk danismanligini-noterligini ise adeta bu karmasik anlasmayi yorumlayabilecek bu kapali dili gunluk lisana cevirecek din adamlari tabakasi olusturur.
Iste bu hikayenin kahramani Frimme Hersh, katliamdan kacan bir Rus-Yahudi gocmeni olarak basladigi hayatina Hasidik bir NewYork Yahudisi olarak devam etmis, butun hayatini Tanri'nin buyruklarini yerine getirmeye adamistir. (New York Hadisik cemaatinin ne kadar siki dokulu, kapali ve boyle benzeri tum gruplar gibi baskici olabilecegine dair benzer bi mahallede gecen yeni izledigimiz bir diziyi hatirlamadan gecmeyelim: Unorthodox.)
Hersh, ta cocukken yaptigi Tanriyla anlasmanin (ve bunu Musa'nin on emri misali bir tasa kazimistir) kendince harfi harfine uyar, basit ve dindar bir yasam surer. Contract kelimesinin daha karmasigi covenant ibrahimi dinlerde oldukca onemli bir yere sahip teolojik bir kavramdir. Tanri her gonderdigi buyuk peygamberle tum insanilkla yeni bir anlasma yapmakta ve boylece eskisinin hukmu ortadan kalkmaktadir. Contract ise bunun bireysel yansimasidir.
Herkesin guvendigi dosdogru bir insandir. Lakin uvey kizinin 16 yasina geldiginde olmesi ona gore anlasmanin Tanri tarafindan cignenmesidir; oyle ya o herseye uyarken sucsuz-gunahsiz kizinin hayati daha baslangicinda solmustur.
Eisner aslinda yari-otobiyografik bir hikaye anlatmaktadir; kendi kizi hikayeyi resimlemeden once 16 yasinda vefat etmistir. Kendi acilarini, Tanriya ofkesini ve hesaplasmasini yansitmaktadir.
Hersh icin anlasma bitmistir artik; cocuklugundan beri tasidigi tasa kazili anlasma metnini pencereden firlatip atar, tamamiyla yoldan cikar; sakalini keser, kiyafetini degistirir. Kendine guvenilir bir insan oldugundan emanet edilenlerle buyuk bir servet edinir, dini hayatin butun kosullarini bir kenara iter ve bir de kiz arkadas bulur. (Aslinda burada pek cok dindarin paylastigi "dinden cikanin dinini kaybedenin dogru yoldan da cikacagi ve her turlu ahlaksizligi yapabilecegi klisesi, on kabulu tekrarlanmaktadir)
Yeni hayatinin sefasina ragmen icini kemiren birseyler vardir; en sonunda hahamlari bir araya toplar ve bu sefer -sinagoga yapacagi maddi yardimlar vaadiyle- kosullarini hahamlarin profosyonelce hazirlaycagi, dikte edecegi yeni bir anlasma kaleme aldirmaya zorlar onlari. Oyle ya belki de cocukluk safligi ve bilgisizligiyle yanlis bir anlasma yapmistir (sucu yine kendinde aramaktadir).
Yeni anlasmadan memnun olsa da anlasmaya uyarak yasamak nasip olmaz, zira omrunu tamamlamistir.
Yillar once firlatip attigi ilk anlasmayi ise mahalleye yeni tasinmis hasidik bir cocuk bulmustur ve buna uymayi tahaddut eder. Hikaye en basa donmustur, insanoglunu tekrar edip duran fasit hikayesi gibi.
Eisner'in dine sorgulayici bakisi aslinda cocukken basindan gecen bir olayla baslamistir; anlattigi mahalle gibi bir yerde fakirlik icinde buyurken babasi onlari haftalik seramoni icin sinagoga goturmek istemis lakin giriste hahamin istedigi bagisi karsilamadigi icin kabul edilmemislerdir. Oysa babasi durust, fakir olsa da cok calisan ve samimi olarak inanan birisidir. Bu yuzden kurumsal din yapisina da kurumsal dinin temsilcisi din adamlarina da kizgindir. Tanri'nin varligi yoklugu tartismasina bir hikayesinde daha girer; hayatin anlamini sorgulayan karakteri Jacop'a gore var olsa bile tum kurumsal dinlerin yorumlari guvenilir olmaktan uzaktir ; bu yuzden Tanri varsa da yoksa da insanoglu hayat mucadelesinde kendi varligi-vicdani-akli ile basbasadir.
Gorsel olarak ise eser uclemenin son kitabi haric tam bir solendir (son kitap sirasinda artik yaslanmistir; kimi sayfalar buyuleyici Eisner dokunusundan uzaktir artik) Siyah ve bayazla nelere yapilabilecegini ustad ortaya koymaktadir. Panel sinirlari ve paneller arasi boslukla surekli oynar, kaligrafi ayrilmaz bir parcasidir eserin. Yagmuru, kari , sokaklarin sefaletini ve kirini oyle bir tasvir eder ki bunlari okuyucunun hissetmemesi mumkun degildir; sokagin bir asirlik biyografisini adeta okuyucuya da yasatir.