25 Ocak 2018 Perşembe

Memet ile Memo

Memet ile Memo

90’lı yılların başı... Türkiye’nin en büyük sorunu PKK; Kürt meselesinin açıkça konuşulup tartışılamadığı, PKK eylemlerinin yoğunlaşıp doruk noktasına ulaştığı, Doğan Güreş’in Genelkurmay başkanı olduğu ve Türkiye’nin Tansu Çiller’li, Mehmet Ağar’lı, Abdullah Çatlı’lı, Susurluk’lu yıllara doğru doludizgin sürüklendiği yıllar...

İşte tam da bu dönemde yayın hayatına başlayacak olan Joker dergisinde çizmek için Hasan Kaçan’dan teklif alır Necdet Şen:

"Keşke şu PKK konusunu çizsen ne güzel olur, tam da senin kalemin bu siyasî mevzular" dedi. Pek istemedim. "Bilirsin" dedim, "ben bir kez bu konuları yazıp çizmeye başlarsam, tepkinin, tehditin, suç duyurusunun ardı arkası kesilmez; o saatten sonra ne kendime sansür uygularım, ne de uygulatırım; buna varsan çizeyim". 

Bir sansür olmayacağı teminatı üzerine “Memet ile Memo” çizgi romanı başlar Joker’in 1. sayısında ve derginin 15. sayısına kadar sürer. (1992-1993) Hikâye İstanbullu bir Türk genci olan Memet ile Diyarbakırlı bir Kürt genci Memo’nun askere çağrılması ile başlar. Hikâyenin ilk sayfaları, asker olan Memet üzerinden dönemi için oldukça cesur bir zorunlu askerlik sorgulanması ve askerlik sistemi hakkında eleştiridir. Memet daha ilk gününden itilir-kakılır, küfür ve dayak yer; onlarca tek tip askeri elbiseli arasında ‘Ben bunlardan hangisiyim?’  diye sorar kendine. ‘Vatan için ölür müsün?’ diye sorulmaktadır, ‘Yaşar mısın diye soran yok’ tur. Komutanlar ‘orduevi lokalinde göbeğini ısıtırken eksi 12 derece ayazda kalaşnikoflu pusuya doğru yürüyen’  Memetlerdir.  

Annesinin dolması, reçel ve İstanbul’un çöp kamyonlarına bile özlem duyarak nöbette uyuyakalan Memo askerlik gerçeği ile tanışır. (Joker 4)


Bu sırada Memo ise herkesin bildiği ama kimsenin konuşmadığı bir takım resmi plakalı “sivil” kişilerce infaz edilmeye çalışır ama yaralı olarak kurtulur. Bundan sonra yolu PKK ile kesişecektir. Güneydoğuya asker olarak sevkedilen Memet’in evinde de işler sıra dışı seyretmektedir; o güne değin medyada gösterilen – işlenen - istenen gururlu, vakur, bir evladı daha olsa onu da vatana feda etmeye hazır, devletin beğendiği asker – şehit - gazi aile portresinin aksine Memet’in ailesi endişelidir. Fakat bu endişe henüz sadece içten geçirme aşamasındadır: ‘Hay sıçayım böyle düzene! Sokayım Vatan-Millet edebiyatınıza... Benim oğlum be oralarda bok yoluna gidecek olan!  Canımın bir parçası.’    Memet’in babasının sadece içinden geçirmeye cesaret edebildiği bu endişe yıllar sonra gerçekten dillendirilmeye, şehit cenazeleri isyan eden, komutanlardan hesap soran aile görüntülerine sahne olmaya başlar. 

Çizgi romanın yayımlanmasının üstünden geçen yirmi seneden sonra bugün hala aynı tezleri farklı ağızlardan dinlemekteyiz. Devletin değişmeyen-eskimeyen yüzü (Joker 6)


Modern öncesi dönemde sadece yağma, din uğruna gaza ideolojisi veya şehitlik mefhumu yeterli olabilirken modern devletin yurttaşlarından hayatlarını talep ederken –ve alırken- buna karşılık herhangi bir değer yaratamamasıdır sorun. İnsanları askerlik yapmak, ölmek ve öldürmek amacıyla mobilize edebilmek adına “Vatanseverlik” ve “ulusal onur” gibi kavramlarla geleneksel/dinsel şehitlik kavramını kullanmaya çalışması  yeterli olamamakta (Akkoc:2010); PKK ile mücadele yıllara yayılıp uzadıkça bu kavramlar da aşınmakta bir taraftan doldurulmaya çalışılan içleri sürekli boşalmaktadır. Gittikçe bireyleşen ve bencilleşen yurttaşlar artık ölmeye eskisi kadar kolay ikna edilememektedir; sevgililer, aile, kariyer kisacasi hayat "vatan"a agir basmaktadir. 

Dağ başında her şey sorgulanır. (Joker 7)

Hikâye bir pusu esnasında Memo ile Memed’in karşı karşıya gelmeleriyle devam eder; birbirlerine ateş etme tereddüdündeki karakterler dağda aynı çığın altında kalır. ‘Aynı çığın altında kalma’ bu iki kesimin - toplumun kaderlerinin iç içe geçmişliğine, ölünecekse hep beraber ölüneceğine yaşanılacaksa da hep beraber yaşamanın bir yolunu bulmak gerekliliğine yapılan anlamlı bir çizgi roman göndermesidir (Galip Tekin'in ayni ormanda olma allegorisini hatirlayalim). 

Hikâyenin sonunu anlatmayalım elbette ama “Memet ile Memo”nun bir çizgi roman olarak akıbetinden ve etkilerinden bahsedelim; böylesine aykırı bir ses veren çizgi roman içeriğinden ötürü dava konusu olur: 

Ama medyanın ve cemaatçi entelijansiyanın inatla görmezlikten geldiği bu çizgi romanı sayın muhbir vatandaş ve vazifeşinas cim savcısı görmezlikten gelemezdi. Nitekim gelmedi de. Memet ile Memo'ya Türk Ceza Kanunu'nun 159 sayılı maddesinden dava açıldı. Yöneltilen suçlama: "Devletin Emniyet Kuvvetlerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yayın yoluyla hakaret" idi. 

Dava Necdet Şen’in beklemediği bir şekilde beraatla sonuçlanır, hatta gerekçeli karar çizgi romana övgüler düzmektedir:  

...hayalî roman kahramanlarının farklı kesimlerden farklı toplumlardan gelmiş olmalarına rağmen, meydana gelen bu anlamsız savaşın hiç kimseye hayır getirmediğini ve savaşın anlamsızlığını anlatarak anne ve babaların çektiği acıları dile getirerek, romanın tümü okunduğunda okuyucu üzerinde sonuçta aynı toplum biriminde ayrı kültür birimlerinden gelen bu insanların acılar içinde yaşadığı, her iki tarafın da anne ve babalarının ve toplum birimlerinin bu acıları paylaştıkları, daha büyük boyutlarda yaşadıkları anlatılarak, toplumda savaşın mantıksızlığı dile getirilerek, özde beraberlik ve kardeşlik duygularını mesajının verildiğini ifade etmişti 

Oysaki davanın açılması bile dergi patronlarının tepkisi çekmeye yetmiştir; olan bitene bakılırsa tek meselenin çizgi romanın davalık olması olmadığı anlaşılır. Süreçte iktidar sahiplerinin müdahil elini görmek mümkündür:  

Joker'in kapatılma nedenlerinin en önemlisinin, derginin patronu Münci İnci'ye bu konuda çektiğim rest olduğunu sanıyorum. Dava açılınca beni azarlamaya kalkıştı ve aldı cevabını. Bunun üzerine dergiyi yönetenlere "bu çizgi romanı kaldırın, yoksa size kâğıt vermem" diye tehdit etmiş. Onlar utana sıkıla "konuyu, öyküyü yumuşatmamı ya da bitirmemi" rica ettiler, ben de onlara "bu konuyu çizmemi isteyen sizdiniz, şimdi sıkıyı görünce çark edemezsiniz, bu hikâyeyi bitireceğim zamana ben karar veririm" dedim, ısrar edemediler. Birkaç hafta sonra dergi küt diye kapandı. Oysa ben öyküyü bitirmiştim zaten. Birkaç haftalık telif ücretim de o arada boğuntuya getirildi. 

Hikâyenin keskinliğinin ve açılan davanın Joker dergisinin kapanmasındaki payını tam olarak tespit etmek zordur zira bunda mali unsurlar da etkili olmuştur (Cantek, 1996:299). Zaten CR dergileri cok uzun soluklu olamamaktadir. Fakat “Memet ile Memo”nun başına gelenler popüler kültürün tam bir ideolojik mücadele alanı olduğunun da kanıtı gibidir (Bugunku bazi populer TV dizilerinin nasil toplumu sekillendirme amaci guttugunu de hatirlayalim).  Hikâyeyle Kürt meselesini, askerliği, PKK’yı iktidarın dönemin yaygın medyasında görmek - göstermek istediği şekilde anlamamak seçeneği kullanılmış, farklı bir yorum getirilmiş; muhalif bir görüş dile getirilmiştir. Ancak iktidar da elindeki ekonomik, siyasi ve hukuki gereçlerle açılan bu alana baskı oluşturmuş bu muhalif sesi kısmıştır.  

“Memet ile Memo”nun tartışması Necdet Şen’in anlatımına göre burada da bitmez: Joker battıktan birkaç yıl sonra plaza binasında tabakhaneye çizgi roman yetiştirmeye çalıştığım günlerde bir akşam telefonum çaldı. Açtım. Hasan. “Necdet, şimdi televizyonda gördüm, birileri bir film çekiyor, konusu senin Memet ile Memo'nun aynısı” dedi. "Emin misin?" diye sordum. "Valla tanıtım sahnelerinden çıkardığım sonuç o" dedi. Aynen öykündeki gibi, askerlerle PKK'lılar çatışırken çığ düşüyor, asker PKK'lıyı kurtarıyor, vesaire. Araştır istersen." 

Bir popüler kültür ürününde ele alınan bir temanın diğer bir esere transferi oldukça yaygındır; ama Işıklar Sönmesin (1996)’de esinlenme ya da ilham eşiği aşılmış film -yaratıcısına haber dahi verilmeden- adeta çizgi romanın bir uyarlaması haline gelmiştir. Tabi eserde yer alan isimler, rütbelerle oynanmış, bir sinema eseri olarak daha geniş kitlelerin karşısına çıkacak olması nedeniyle de çizgi romanın sert siyasi mesajı yumuşatılmıştır. 

Üzerinden yirmi sene kadar bir zaman geçmiş olmasına rağmen “Memet ile Memo” maalesef ilk günkü güncelliğini ve etkileyiciliğini korumaktadır; bir çizgi roman için bunun üzücü bir durum olması ise nadir bir durumdur.  

Dağda ideolojik tartışma (Joker 13)

Kaynaklar: 

  http://www.derkenar.com/necdetsen/memet-ile-memo-1/
  http://www.derkenar.com/necdetsen/memet-ile-memo-2/
  http://www.derkenar.com/necdetsen/memet-ile-memo-6/
  Öfkeli ve Kırılgan, Levent Cantek, Çizgili Hayat Kılavuzu (sayfa 384-387)
 Akkoç Derviş Aydın, “Pro Patria Mori: Vatan İçin Ölmek (Öldürmek) ya da Vahşetin Estetiği, 31.07.2010, http://www.birikimdergisi.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder