9 Ocak 2018 Salı

Karabala


Sonunda Karabala ciltlerini okuma imkani buldum:

Cizimler tartismasiz bir harika. Yillardir cizmeyen-uretmeyen ve seneler sonra "sahaya donmeye" karar veren bir cizerin bu kadar usta isi bir eser cikarmasi gercekten muazzam. Yuz ifadeleri, aksiyon sahneleri, panel duzenlemeleri... hersey dort dortluk. Tek bir negatif elestiri herhalde bazi panellerde oldukca yapay duran kan sahneleri olmus, evet bizim CR kahramanlarimizda cokca kullanilmayan kani tarantinovari bir bicimde bolca kullanmak "gore" bir sahne yaratmak ilginc bir deneme belki ama burada kullanilan bilgisayar efektleri cok yapay durmus ve kullanildiklari panellerdeki guzel cizimlerin bile onune gecerek cizgiyi ziyan ediyor bence.



Bunun disinda albumde garip bir escinsel tiplemesi var: kipkirmizi dudaklar-uzun saclar-kirli sakallarla tuhaf bir escinsel betimlemesi. Baba baskisi-dislamasina baglanan bir cinsel egilim. Escinsel bir karakter yaratirken boyle bir abartiya/iticilige ne gerek vardi bilemedim. En azindan escinsellik/escinsel karakterler CR tarihimizde oldugu uzere kotucul-ahlaksiz karakterize edilmemis -simdilik- (hatta iyilerin yaninda saf tutacagina dair isaretler vermis yaraticimiz). 




Asil soylemeke istediklerim ise konu/tur hakkinda; acikcasi eli kilicli yeni bir kahramana cok da sicak bakmiyordum. Evet, Turk CR.inda zamaninda cok buyuk bir ana akimdir bu kahramanlar (genel olarak iki tarihsel doneme odaklanirlar; biri Orta Asya hikayeleri bir de Osmanli devri). Ama Malkocoglundan Karaoglana Tarkandan Hizir Beye eli kilicli kahramanlara altin devirlerini yasayip miadlarini doldurmus, nostalji hikayeleri olarak bakiyorum. Sadece bizde degil dunyada da istisnalar disinda trend boyle. Levent Cantek "Turkiye'de Cizgi Roman" kitabinda meshur Prens Valiant'dan  esinlenme olarak baslayan bu trendin 97' yilinda hala kopyalari oldugunu soylemekte, yani 20 yil once.

Karabala da her ne kadar giris paragrafinda (Conan'in baslangicinda oldugu gibi) bundan binlerce yil onceye yerlestirilmis olsa da bir kilicbaz kahramanin Ortasya oykusu. Basilan-yakilan obalar, zorba bir kral, giysiler, isimler, "yurt"lar- cadirlar, iceceklere kadar hersey bir Orta Asya atmosferinde cereyan etmekte. O yuzden cokca anlatilmis, tuketilmis hikayeler; artwork ne kadar muhtesem olsa da biz bunlari sanki Karaoglanlarda Tarkanlarda okuduk hissiyatini uzerinden atamiyorsunuz. Romantik bir yaklasimla-ozlemle hazirlanan yeni bir Orta Asya hikayesine gerek var miydi sorusuna cevap ariyorsunuz.



Burada hikayeyi tekduzelikten kurtaran/kurtarma potansiyeli olan tek ayrinti var o da paranormale-fantastik olana acilan pencere: Hem Karabala'nin kartallara hukmetmesi, hem de buyucunun ruhlarla /iblislerle konusmasi-anlasma yapma sahneleri. 


Hikayenin devamini bilmiyoruz. Bu ayrintilara rasyonel aciklamalar getirilebilir: buyucu-saman sadece hayal goruyordur/kendini ve etraftakileri kandiriyordur ve Karabala sadece iyi bir kus egiticisidir :)  Umarim seri boyle bir gercekcilik kaygisiyla bu fantastik unsurlari rasyonellestirme yoluna gitmez zira kendini hapsettigi oba basan zalim hukumdar-ona karsi cikan kahraman denkleminden ancak bu sekilde siyrilabilir, farkli tinilar yakalayabilir. Artik klasik sword & sandal hikayelerinin gunumuz tuketicisine hitap edebilmesi-piyasa kosullarinda yasamasi tek yolu fantastige acilan pencere. Red Sonja bile bir Steampunk evreninde diriltilmisken yahut basarili kilic-buyu BD ornekleri varken baska bir yol goremiyorum. 

Herseye ragmen sirf cizimleri icin bile 3. cildi merakla bekliyoruz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder