13 Ekim 2019 Pazar

Dehset Bey

Dehset Bey Kutlukhan Perker'in cizdigi Murat Mentes'in yazdigi 2016 yilinda Karakarga dergisiyle beraber fasikul olarak hediye edilmis, 6 sayi surmus bir cizgi roman. Sonralari Perker'in calismalarini topladigi albumlerden birine girdi mi emin degilim ama maaleef yayin hayati su ana kadar oldukca kisa kalmis durumda.





Alt basligi Polis-Koruma-Katil kahramanin hikayesini de aslinda ozetlemekte; eski bir polis olan 'Dehset Engiz' sonralari koruma olarak calismaya baslamistir ama bir farkla : korumakta oldugu kisilerin dusmanlarini da oldurmektedir.

Dehset bir yaniyla oldukca Tarantinovari, yerli cizgi romanimizda pek gorulmeyen bir karakter; ote yandan siyasi gecmisiyle ise oldukca yerli bir celiski icinde bocalamakta. Dehset Beyin bir de hayali arkadasi var : kendisiyle derin felsefi muhabbetler ettigi Jean Baudrillard. Ozellikle Matrix'den sonra populer kultur dunyasinda dolasima giren Fransiz filozofun bu cizgi romana sizmasi da sasirtici degil. Zira cizgi romanin metin yazari Mentes romanlariyla taniyor olsak da eski siyasal Islamci bir kalem. Islamci entellektuel dunyadaki son nesil genc kalemlerin ise postmodern filizoflara duydugu ilgi malum. Modernizm, teknoloji, kapitalizm ve Bati elestirisini kendi uretemeyen bu kesimler (hatta kimi zaman bilim ve rasyonel dusunce elestirisini bile) yine Bati'nin postmodern kalemlerden odunc almaktaydi.




Postmodern kalemler demisen Dehset Bey'in korudugu kisinin ise nobel odullu yazar Orhan Pamuk'u temsil eden Okan Mahur oldugunu hatirlatalim. Pamuk'un bir donem yaptigi cikislar uzerine aldigi tehditler gibi tehditer almaktadir yazar Okan Mahur. 


Yazarin pesindekiler ise asiri milliyetci diye nitelenen karanlik isimlerdir: Alparaslan Forsa, Bekir Kerbela ve Rakim Calapala (Mentes insan isimleriyle oynamayi romanlarinda da bol miktarda yapmakta).  Isin ilginci Dehset bey de gencliginde bu grupla ideolojik baglantisi olan bir isimdir, sonralari onlardan yolunu ayirmistir.



Burada bir parantez acalim: Mentes, Dehset Bey'e kendi gecmisinin hesaplasmasini yaptirmakta (bunu milliyetci bir grup uzerinden ele almakta) ama aslinda kendi hikayesini anlatmaktadir. AKP nin ilk iktidar yillarindan itibaren Islamci kesim bir butun olarak hareket etse de yillar gectikce ve AKP otoretiklestikce, genc Islamci aydinlarin tatli ozgurluk-insan haklari-devrim ruyalarini bir bir gomdukce buyuk cogunluk kendini iktidar nimetlerine eklemlerken, teslim olurken Mentes gibi birkac isim mensubu bulundugu camiadan giderek kopmustur. Gezi sureci de onemli bir donemectir bu seruvende. Baudrillard'a  "Kendinden emindin, dunyayi degistirecegine inaniyordun " derken kendi gencligini sorgulmakta, Islamci bir iktidar projesinden duydugu hayal kirikligini sergilemektedir. "Degismesi, ideolojik kanserden kurtulmasi" ise eski dostlari gozunde dupeduz ihanettir.

En sonunda ise Dehset Bey'in eliyle eski arkadaslariyla hesaplasir Mentes.

Perker gibi bir ustaya ise diyecek bir sey yok her zamanki gibi harika bir is cikarmakta.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder