13 Aralık 2017 Çarşamba

Barbarella - Kenan Yarar

Fanzin yillarindan beri takip etmeye calistigim Mahmud Asrar ve Yıldıray Çınar nasil uzun sureden beri yurtdisina acilip harika isler yapmaktalarsa yerel uretimi asip dunya sahnesine cikabilecek pek cok yetenekli cizerimiz var malum. Bunlardan biri de hic tartismasiz Kenan Yarar elbette. 

Yarar'in uretimini (hem cizim hem hikaye olarak ) Amerikan Comics dunyasindan ziyade Fransiz-Belcika ekolune yakin bulmusumdur ama Yarar -cok gecikmis olsa da- sonunda bir Dynamite Entertainment projesiyle karsimizda: Barberalla. Burada kaderin cilvesi mi demek gerek bilemiyorum, hernekadar pek cok insan Barberalla'yi 68 yapimi Jane Fonda'li film ile bilse de filmin kaynagi 62 yilinda yayinlamaya baslayan bir Fransiz CR'i (Bu yuzden Yarar'a cok uygun bir proje kanimca) : 



Projeden sosyal medyada Yarar'in duyurmasi ile haberdar oldum ve sonunda CR'a erismek mumkun oldu kisa sure once. 

Ilk not, CR dukkaninda poset icinde ve +18 etiketiye satilmasi. Bu TR'de yasayanlara garip gelebilir zira icerdigi erotizmin dozaji aslinda her hafta TR'de okunan (ve acikta satilan) mizah dergilerinden ya da onlarin uzantisi CR dergilerinden daha fazla degil. Buna ragmen boyle bir tedbirin nedeni CR dukkanindaki elbette daha genc nufusun ve cocuklarin erisimine kisitlama getirmek. Yasal bir duzenleme. Konu uzun aslinda :) 





Ikinci bir not, son zamanlarda pek cok Comics'de oldugu gibi sayisiz degisik kapakla ilk sayinin verilmis olmasi ve fiyatlarin da kapak ressami ile birlikte oldukca degisiyor olmasi. Bu biraz da kolleksyoncu okuyuculari - takipcileri avlamak icin gelistirilmis bir pazarlama yontemi elbette.


Album boyunca Yarar'in cizimleri harika, belli ki ozene bezene uratilmis bir ilk sayi. Pek cok panelde Barbarelle Hilal'e benzemekte bu da Turk okuyucu icin ayri bir surpriz. (Bu kotu birsey degil elbette, bir uslup meselesi; dunyanin en basarili CR sanatcilarindan Hermann da ornegin ayni tiplemesini degisik CR'lara tasimistir) 



Hikaye adina birsey soylemek icin erken elbette, (yazar  Mike Carey de asina oldugum bir isim degil) bir comics hikayesini ilk sayisi ile yani 20 kusur sayfa ile degerlendirmek zor. Ama bu ilk sayida kahramanimizi teokrasi ile yonetilen, her kesinden agzinda duanin elsik olmadigi, her yerde disnel icerikli afislerin-gorsellerin yeraldigi bir gezegende taraf olmadigi bir savasin icine dusmus buluyoruz. 



Dinlerin (ve dolayisiyla iktidarlarin) ezeli ve ebedi takintisi bedenleri yonetmek-sekillendirmek ve ozellikle de kadin bedenini-cinselligini denetim altina almak tartismasinin uzay cagina tasinmasina sahit oluyoruz. (Bu meseleyi elbette gunumuzde dini iktidararina vasita kilanlarin uygulamalarinda rahatlikla gozlemleyebiliriz :) ) Gelisen teknolojiyle birlikte elbette denetim, sartlandirma, beyin yikama  (ve fiziksel sekillendirme) mekanizmalari da artmistir. Butun bunlara ragmen 60'larin cinsel ozgurluk mucadelesinin bir urunu olan kahramanimiz elbette pes etmeyecek kendine has direnis yontemleri gelistirecektir. Akillica yazilmis diyaloglar ve ufak tefek sci-fi buluslari ile hikaye de gelecek icin guzel seyler vaadetmekte. 




Internette dusmeye baslayan yorumlar genel olarak cok olumlu, ikinci hatta ucuncu sayinin onsiperisleri de alinmaya basladi ; umarim bu performans ve uyum devam eder ve uzun soluklu olur. 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder