"Küçükçekmece Camii'nin imamı Ethem Gedik, dinsel öğeler içeren bir kitap yolladı bana. Gök katlarını,uzaya gitmek için neler yapmalı gibi garip şeyler anlatıyor. Uzaya çıkmak için diyor,önce bir ay bir yere kapanacaksın ve yalnız kuş eti yiyeceksin diyor. Karanfil Hoca işte böyle çıktı..."
Kendi sozleriyle boyle anlatiyor Turhan Selçuk, Karanfil Hoca'nin ve en guzel Abdülcanbaz maceralarindan biri olan 'Uzay Katlari"nin nasil ortaya ciktigini. Elbette bu ilginc hikaye, gogun yedi kati, cennetin sekiz tabakasi vb. bir imaminin hayal gucunden degil Sumerlerden baslayarak tum Ortadogu menseli mitlerin gelismesi, harmanlanmasi, suzulmesi sonucu olusturulmustur.
Ama Abdülcanbaz'i simdi hatirlamamizin nedeni bu degil; hikayede Abdülcanbaz cennetin en ust katinda Gozluklu Sami ile karsilasirlar. Sami cennete iyice yerlesmistir, bir eli yagda bir eli baldadir:
Hayal kirikligina ugrayan kahramanlarimiz diger cennetleri ziyaret etmek ve durumu tetkik etmek icin alt tabakalara inerler. Lakin durum pek parlak degildir, diger alt tabakalardaki insanlar tum uretimlerini/enerjilerini -adeta bir piramit gibi- ust cennet beslemek icin harcamaktadirlar:
Somuru ustune kurulu bu carpik duzen elbette bir hurafeler yigini elestirisi oldugu kadar dunyadaki gercek bozuk duzenlerin yansimasidir da zira hikayede dendigi gibi "insanin hayal gucu kisitlidir" ve "yeryuzunde ne varsa burada da ancak onlar vardir".
Elbette, kitlelerin somurusu ustune kurulu sayisiz baska sistemler olmustur ama bu duzen bir taraftan da adalet-ahlak gibi temalari isleyip-sahiplenip-kullanip oteki taraftan acimasizca somuruye devam edince bir de ortaya fazladan hypocrisy-riyakarlik problem cikmaktadir ki belki de durumun en igrenc yani budur.
Maalesef ulkemizde yasanmakta olan surec giderek Abdülcanbaz'in "Uzay Katlari" hikayesine donmekte. Iyi ki hikayeyi zamaninda yazmis-cizmis ustad, zira bugun olsa belki buna bile firsat bulamazdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder