Çizgi roman üretimine çok geç bir dönemde soyunan İslami - muhafazakâr olarak tanımlanabilecek kesimlerin çizgi roman üretim ve tüketiminde ana odakları bir nevi Altın Çağ olarak görülen Osmanlı dönemi olmuştur. Bunun yanında klasik İslami dönemleri ve kahramanları ele alan üretimler de gerçekleşmiştir. Bu kesimler içerisinde Osmanlı öncesi Türk tarihine gösterilen ilgi asgari düzeyde olsa da ilginç örneklere rastlamak da mümkündür.
Sayıca oldukça az olan bu çizgi romanların genel özellikleri diğer “Orta Asya” çizgi roman kahramanlarının milliyetçi özelliklerini bir ölçüde İslami öğelere dönüştürerek de olsa idame ettirirken öte yandan aralarına keskin farklar koymalarıdır: erotizm içermezler; Karaoğlan, Tarkan ve bütün diğer taklit ettikleri çizgi romanlarda resmedilen Türk’ün kendine has kuvvetini, potansiyelini kabul etmekle birlikte onlara göre bu kuvvet başıbozuk ve gayesizdir. Bu kuvvetin ancak Türk’ün İslam’la “şereflenme”si sonucunda olgunlaştığını, kıvamını bulduğunu, bir yön, akacak bir mecra bularak yıkıcı olmaktan çıkıp yapıcı bir mahiyet kazandığını savunurlar. İslamlaşan Türk’ün artık bir ülküsü vardır. Bu yüzden İslam öncesi Türk tarihi ile ilgilenmezler, bunlar potansiyelin boşa harcandığı "cahiliye" yıllarıdır.
Türkiye Çocuk dergisinin 1982’de verdiği çizgi roman eki Noyan’ın ilk sayısındaki sunumu Türk’ün bu dönüşümünün simgeleriyle dolu bir beyanname niteliğindedir:
İşte kahramanımız NOYAN, Moğol zulmünün hâkim olduğu zamanda yaşamış bir yiğitti. Yüreği korkusuz, bileği güçlü, kılıcı keskindi.
Kendisini bildi bileli çifte su verilmiş çelik kılıcı elinden düşmemiş, ömrünün çoğu savaş alanlarında geçmişti.
Birgün Necmeddin-i Kübra ile tanışınca o savaşcı ruhu İslam inancıyla bütünleşti. Nam için kalkan kılıcı, Allah için inmeye başladı.
Türk’ün bedenleşmiş hali Noyan savaşçı bir ruha sahiptir, korkusuz ve güçlüdür. Ancak Necmeddin-i Kübra ile karşılaşınca –yani “Türk” İslam’la şereflenince- dünyevi ihtiraslar için harcanan enerjisi Allah yolunda sarf edilmeye başlar. Türk artık Allah’ın kılıcı olmuştur.
11 sayı suren serinin yazar ve çizeri Cem Ertürk başta Conan olmak üzere yerli yabancı çizgi romanlardan esinlenmenin ötesinde apaçık alıntılar yaparak hikâyeyi oluşturmaya çalışmıştır. Alıntılar kimi zaman bir panel veya figürle sınırlıyken kimi zaman bazı Conan (SSOC) sayfaları olduğu gibi kullanılmıştır. (Diyaloglar değiştirilerek ve hafif rötuşlarla, zira mücahidimizin Conan gibi baldırı çıplak dolaşması/dövüşmesi beklenemez) :
Seri pek çok aksaklıklar barındırmaktadır; kahramanın ismi Noyan İslam öncesi donemde kullanılan bir Türk - Moğol ismi ve aynı zamanda kahramanın mücadele ettiği Moğollarda bir askeri unvandır. Çizerimiz Müslüman olan ilk Türk hakanı Saltuk Buğra Han destanında olduğu gibi ismini değiştirmeyi nedense düşünememiştir. Kaldı ki isim yıllar sonra bir başka popüler kültür eseri ‘Diriliş Ertuğrul’ dizisinde kötü karakterlerden birinin ismi olacaktır.
İkinci bir aksaklık, normal bir CR’daki gibi bir hikâyeye-senaryoya uygun çizimler yapılması yerine değişik Conan sayılarından çalıntı panellerin-sayfaların kurguya uyarlanmasına çalışılması yüzünden yaşanmaktadır. Bir önceki sayfada olmayan kişiler yoktan peyda olur, mekanlar aniden değişir okunması-takip edilmesi zor hale gelir.
Son olarak bir çizgi roman üretimi ve hikâye anlatma kaygısından çok propaganda yapma kaygısı ön plana geçtiğinden eser oldukça çiğ didaktik bir üslupla adeta bir menakıpnameye döner. Kaçak askerler kısa ve basit bir konuşmayla imana gelir ve Moğollarla savaşmayı kabul ederler. Noyan, Necmettin Kübra’nın tedrisatından bile geçmeden onu sadece savaş meydanında görmesi ile ondan etkilenir, fikirleri şekillenir. Necmettin Kübra kendisi öldügü halde ölmek üzere olan Noyan’ı kerametiyle kurtarır.
Noyan’da benzeri kılıçlı anlatılarda görülmeyen bir mekân olarak cami çizgi roman panellerine girer |
Cem Ertürk de vermeye çalıştığı mesaj için coğrafya olarak Orta Asya’nın ve zaman olarak Osmanlı öncesinin sıkışıklığının, elini kolunu bağladığının farkına varmış olmalı ki Noyan yerine daha rahat hareket edebileceği bir Osmanlı anlatısı olan Kurtoğlu’na ağırlık verir, senelerce onu devam ettirir. Noyan’da kurduğu eli kılıçlı bileği sağlam savaşçı talebe (mücahit) - yol gösterici öğretmen (sufi) ikili kurgusuna Kurdoğlu’nda da devam eder. Bu ikili kurgu aynı zamanda donemin siyasi atmosferinin, sert esen Türk -İslam sentezi rüzgârının yansımasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder