9 Şubat 2018 Cuma

Gec kalmis bir veda : Yabani

Mizah dergilerimizin genelde uzun soluklu maceralarina ragmen maalesef CR odakli dergilerimiz hep kisa omurlu -kisa soluklu olmakta. Bu CR dergisi denemelerinin son halkalarindan biri Yabani oldu. 

Oysa ozellikle Avrupa ulkelerin CR dergileri CR sektorunun belkemigini olusturmus, nice karakter yaratilmasina, yazar ve cizer yetismesine vesile olmustur. Ornegin bugun Amerika piyasasinda yazip cizen pek cok Ingiliz sanatcisinin ilk isleri Birlesik Devletler'de 2000AD gelenegindeki dergilerde yer almistir.  

Benim gorebildigim kadari ile bu tur dergilerin yuklendigi cesitli islevler var; ilk olarak sevilen zaten bilinen yazar-cizerleri ve karakterleri okurla yeniden bulusturmak icin medyumlar haline geliyorlar. Nitekim Yabani sayesinde de uzun sureden sonra ilk kez bir Karabasan hikayesi (sayi:5), bir Seyfettin Efendi macerasi okuyabildik (sayi:9).  

Ikinci bir islev ise -belki de daha onemlisi- yeni yazar-cizerlerin yetismesi; bir okul vazifesi gormesidir. Yabani de bu misyonu hakkiyla yerine getirmise benzer. Imzalarini -en azindan benim- ilk kez gordugum bircok yazar-cizerle bizi tanistirdi. Benim en cok dikkatimi ceken kendilerine has usluplariyla ilk kez karsilastigim iki cizer : "Kesif" (sayi:2 Poyraz Demiralp) ve Kartel  (sayi:3 Alper Caytas) oldu. Iki kisa bilim-kurgu hikayesi de Devrim Kunter tarafindan kaleme alinmis, ikisinin ortak ozelligi de bir-kac sayfa icinde bir evreni, bir zaman-mekan kesisimini cok net olarak okuyucuya aktarabilmesindeki basari. Her ikisinde de kurgulanan evrenin icinde uzun yada kisa bir onaciklama-ozet olmaksizin dalabiliyor ve yabancilik cekmiyorsunuz. Bilim-kurgu kimi zaman kucumsense de bunun ne kadar hatali bir onyargi oldugunu bu iki kucuk hikayede bile gorebilirsiniz: ilk hikayede saglam bir tore/din elestirisi ikincinde ise kapitalizm/sistem elestirisi bulabilirsiniz. 


Son olarak deneysel islere alan acmasidir; bu yuzden bunca guzel hikayeye-cizgiye ragmen ise Yabani'nin ana omurgasi "Kralina Isyan" hikayesi olmustur kanimca. Temel olarak bizim evrenimizden-tarihimizden izler tasiyan ama baska bir evrende gecen bir hikayedir. Totaliter bir rejime direnmeye calisan bir avuc insanin oykusu hemen tematik olarak CR'larda ve populer kulturde cok kullanilan bir konu olsa da (Flash Gordon herhalde CR'daki sablonu ortaya koyan eserdir) bunun nasil islendigidir onemli olan: Direnisciler yerli-kulturumuzden mitolojimizden alinmistir: Koroglu ve Dede Korkut. Bu manada yillar once Tengiz'la Sahap Ayhan'in denedigini bambaska bir uslup ve boyutla dener Devrim Kunter. 

Daha da ilginci mucadele ettikleri duzendir. Bu evrendeki baskici yapilanmanin teokratik bir kokeni oldugu asikardir ama bu cok muhtemeldir ki dinin bugun heterodoks dedigimiz aslinda azinlikta/kiyida olan -iktidardan uzak olan yorumunu cagristirmaktadir. Bunu dogrudan ifade etmek yerine  Megasah, Pir Ece, Pir Asker gibi ustalikla uretilen/kullanilan kelimelerden, kullanilan kimi renklerden ve tasarlanan kiyafetlerden sezmekteyiz. (isim yaratmanin, kelime turetmenin Uber cizgi romanin atmosferine yaptigi katkidan bahsetmistir) Bu kurgu aslinda alternatif tarih diye gruplanan bir turun icinde degerlendirilebilir; ornegin Osmanli dinin ortodoks yorumu yerine heterodoks yorumu ustune bina edilse-yukselse ne olurdu gibi bir soru sormak mumkundur. (Elbette teknolojinin de kurumlarin da hukugun da farkli evrimlestigi oldukca farkli-fantastik bir tarih cizgisinden bahsediyoruz) Kaldi ki bu heterodoks hakimiyetteki teokratik hukumdarligin mumkun oldugu Safeviler gibi orneklerle gormek de mumkundur.  Pir Eceler bir nevi Judge Dredd evrenindeki yargiclar gibi davanmaktadirlar, hukmu verip akabinde infazi ayni yerde gerceklestirmektedirler. Ismi yine turetilmis kestere adli bir silah kullanmaktadir. 


Sistem biraz da bu heteradoks dokusundan oturu kadinlara onemli vazifeler vermekte ama ayni zamanda siki kurallarla denetlemektedir de (saclari gozukunce pir eceliginin dusmesi gibi). Pir Ece'nin isyanci grubumuza katilmasindan sonra bir karakter daha (Flash Gordon'a, Prens Thun karakterine baska bir selamla, yine Tengiz'de oldugu gibi) -bir aslan adam- Serbars (ser-bas, bars-pars/leopar gibi kedilere verilen isim) katilir. Boylece grubumuz tamamlanmis olur.  

Serbars


Prince Thun

Maalesef hem hikaye ve hem de sirtlandigi Yabani dergisi su an icin yarim kalmis gozukmektedir. Umuyoruz ki bir gun baska formatlarla -peryotlarla da olsa (daha bahsetmeye vakit ayiramadigimiz harika kapaklari ve korku hikayeleri ile ) devamini gorebiliriz bu seruvenin. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder