20 Kasım 2017 Pazartesi

Arap Cografyasi

Son donemlerde artik iyice kemiklesen bir alt tur olarak otobiyografik ogelerden yola cikarak bir tarihsel, politik durumun incelenmesi, elestirilmesinin ( Art Spiegelman, Marjane Satrapi, Joe Sacco gibi) son halkalarindan biri "The Arap of the Future". 

Riad Sattouf’un cocukluk anilarindan yola cikip, donemin Arap cografyasina ve babasi ozelinde Arap entellektueline onemli bir isik tutma calismasi. Riad'in annesi bir Fransiz babasi (Abdel-Razak) ise bir Suriyeli. Babasi Fransa'da tarih doktorasi yaparken tanisip evlenirler. Ilk cilt bu hikayenin baslangicini ve maceranin Libya-Suriye ayagini icermekte. 

Abdulrezak hemen her Bati'da ogrenim goren Arap entellektueli gibi bir akademisyen olmanin otesinde siyasi hayallere sahiptir. Bati'da egitim goren bu aydin tipi iki kesim,  iki dunya arasinda sikismistir: bir taraftan kendi halklarinin ulkelerinin geri kalmisligi ve Bati'nin tartismasiz ustunlugune sahit olup ona gipta etmekte bir taraftan da bu geri kalmislik icin yine Bati'yi suclamaktadirlar. 

Care ise iki bambaska (ve zit) yolla kendini disa vurur; bu entellektuel prototip ya Bati'dan iyice tiksinerek kendi kabuguna cekilir Islam'a bir kurtulus, bir care olarak simsiki sarilir ve burdan yola cikarak bir recete uretir (Siyasal islamcilarin onemli ismi Seyit Kutup ornegin boyle bir surec izlemistir). Ya da dini rededip pan-arapizme sarilir; din geri kalmisligin bir baska nedenidir. Riad'in babasi da ikinci gruba dahildir; Araplari, halki egitilmesi, iptidai geleneklerinden kurtarilmasi gereken bir kitle olarak gorur. Buna ragmen kendisi de sandigi kadar bu geleneklerden kurtulmus, 'aydinlanmis' da degildir. 


Doktorasini veren Abdulrezak bu yuzden Libya'da bir universiteye is basvurusunda bulunur ve ailesiyle beraber bu ulkeye tasinir. 

Hem Libya, hem de daha sonra gittigi Suriye diktatorlerin tumturakli soylemleri, bayraklar, marslar, heykeller ve gosterisli dis kabuga ragmen sefalet icindedir. Halk ekonomik sintinti icinde yasamaya calismaktadir, en temel hayati ihtiyaclari karsilamak bile buyuk sikintidir. Rusvet ve curume heryere sinmistir; otoriter rejimler ise insanlara goz actirmamaktadir. Pan-Arapizm butun propagandaya ragmen ise yaramamaktadir. 


Bu arada sadece yasanan cografyalarin diktatorleri, sistemleri ve devletlerin ceberrut yuzu degil insan iliskileri de islenir. Sattouf’un sari saclari Suriye'de cocuklarin onu "yahudi" diye dislanmasina, otekilestirmesine neden olur. 


Bolgede mezheplerin, dinlerin, etnisitenin ve kabilelerin ne derece derin kokleri oldugunu goruruz albumle birlikte; otoriter yonetimler olmasa her an patlayacak, acimsiz bir cografyadir burasi. Sonra bu iki ulkenin bugunune baktigimizda yasanan drami, vahseti daha iyi anlamamiza sebep olur. (Elbette bizim ulkemizle ne kadar ortak yon oldugunu da dusundurtur) 

Charlie Hebdo eski cizerlerinden olan Sattouf’un aslinda mizaha daha yatkin olan cizgisi albumun dramatik yapisini yumusatsa da ben cok yadirgamadim. Ikinci ciltten devam etmek umuduyla :) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder